Yok mu Arttıran?



Hayat bir müzayede salonu gibi, bize soruyorlar şimdi “yok mu arttıran?”
Sahi biz neyi arttırmayı hedefledik hayatta? 
Ne için çabaladık, elimizde ne kaldı?
Gülümseyişimiz arttı mı mesela? 
Tebessüme değecek şeylerin sayısı mı azaldı yoksa?
Oysa her insanın hakkı değil mi tebessüm?
Ve her yeni günün hakkı değil mi?
Kim aldı elimizden bu hakkı?
Kendimiz mi? Başkaları mı?
Her seçim bir vazgeçişse,
Biz hangisini seçtik, hangisinden vazgeçtik?
Sabah ayazında işe giderken, ilk sıcak selamı ikram eden hangimizdik mesela? 
‘Sabah sabah, hiç keyfim yok…’ deyip, kimseye bakmadan geçenlere eklenmeyi mi tercih ettim yoksa?
O gün yan masada çırpınan o gence ufak bir destekti belki benden beklenen. 
Kolay gibi görünen ama bana zor gelen.
Yanından geçip gidebilirim ya da kalıp ihtiyaç giderebilirim…
Hangisini seçtim? Hangisinden vazgeçtim?
Patronumun zor zamanı, artık başı önde çıkıyorken iş yerinden. 
Belini büken yüke bir omuz verebilirim, ya da buna üşenebilirim…
Seçmeye mecbur olmadığım seçenekler var bu hayatta
Almaya mecbur olmadığım sorumluluklar,
Görmeye mecbur olmadığım ihtiyaçlar var önemsiz gibi görünen,
Vermeye mecbur olmadığım selamlar var,
Zaman ayırmaya mecbur olmadığım insanlar var,
Yapmaya mecbur olmadığım iyilikler geliyor ve geçiyor yanımdan...
Oysa ben bir otobüs durağında bekler gibi,
Tebessüm edecek bir şeyler olsun diye bekliyorum,
Resmen durup bekliyorum hayattan,
Sahi ben neyi artırıyorum bu hayatta?
Çabam neyle ilgili?

Yorum Gönder

1 Yorumlar