Ya Yanılıyorsam

Aysel hanım çocukluğundan beri atik, düzenli ve disiplinli biriydi. Her zaman iş bitiriciydi. Babası diğer kız kardeşlerinin içinde her şeyi Aysel’den isterdi. Çünkü o da yavaş kanlı insanlara dayanamazdı. 

“Aysel ceylan gibidir. Hızlıdır. Her şeyi yapıverir.” derdi. Tüm hayatı boyunca kardeşlerinin ve annesinin yavaşlığına söylenip durmuştu. Ne yazık ki evlendikten sonraki evinde de işler hızlı akmıyordu. Tüm bunları düşünürken sinirlendi. “Ben olmasam biter bu ev. Her şeyi ben hallediyorum. Herkes kağnı hızında!” diye düşündü. Bir yandan da çamaşırları var gücüyle çırpa çırpa seriyordu. Tüm hırsını çamaşırlardan çıkarmıştı. İşlerini bitirdikten sonra bir hışımla salona girdi.


- “Mehmet, 3 aydır bir ampulü değiştiremedin. Bu sene o koltuktan kalkmayı düşünüyor musun çok merak ediyorum!

- “Hayatım, biraz abartmıyor musun? Şu televizyonun önünden bir çekil Allah aşkına, fırıl fırıl bir durmadın. Başım döndü yahu!” 

- “Evimizin koltukta oturma kotasını sen doldurduğun için, duracak vaktim olmuyor. Kusura bakma tatlım.”

- “Anne, bugün okulda neler oldu bir bilsen. Öğretmen Ali’yi sözlüye kaldırdı. Sonra…”

- “Dur oğlum, işim başımdan aşkın zaten! Dinleyemem seni şu anda. Sen gel babana anlat. Bak onun bolca vakti var.” 

- “Oğlum haberleri izliyorum. Sonra anlat olur mu? Hanım bir çay koyar mısın sana zahmet?”

- “Emrin başım üzerine paşam, kek de yapayım mı? Yahu kalk şu ampulü değiştir be adam!”

- “Ya anne! Beni niye kimse dinlemiyor bu evde!”


Mehmet bey gerçekten de köşe koltuğuyla bütünleşmiş bir şekilde yaşıyordu. Her akşam işten çıkar, kahverengi deri terliklerini giyer, üstünü değiştirip sabahlığını giyer koltuğuna geçerdi. Kırlenti arkasına koyar, yakın gözlüklerini burnunun ucuna getirir ve su dokusunu eline alırdı. 


- “Aaah aah ben bu oğlanı da tek başıma büyüttüm. Köşe kırlenti gibi oturdun orada yıllarca.”

- “Ayselcim canım karım sabah yatağın solundan mı kalktın sen acaba? Ne oluyor canım böyle akşam akşam!”

- “Annem demişti bana. Bu çocuk yavaş, mızmız sana göre değil. Dayanamazsın sen ona demişti. Al bak oğlan da senin yüzünden bir değişik oldu! Sabahtan akşama kadar konuşur bıraksak. Ağzı iki dakika durmuyor!”

- “Ayselcim kalbimi kırıyorsun ama…Hem nesi var canım çocuğun? Çocuk bu konuşur durur.”


Aysel hanım kendine bir çay koydu. Çamaşır sererken üşümüştü. Anneciğinin ördüğü yeşil yeleğini giydi ve çayını alıp pencere kenarına oturdu. “Aynı evde ömrünü paylaştığın insan, bazen bir milyon ışık yılı uzakta ve ulaşılmaz.” diye düşündü. “Peki ya kardeşler? Anne ve babalar? Onlara ne demeli? Aynı evde doğan, büyüyen insanlar nasıl bu kadar farklı olabilirdi? Belki de sorun bende.” dedi. Belki de ben çok hızlıyım. Herkes benim gibi olsun istiyorum. İnsanların cümlesini tamamlamasını bile bekleyemiyorum. Ben tamamlıyorum! Geçen gün ne kadar ayıp ettim Duygu hanıma.” diye düşündü. Asansörde karşılaşmışlardı. Duygu hanım tane tane konuşan, güler yüzlü ve sakin biriydi. Duygu hanım konuşurken, Aysel Hanım işaret parmağıyla makara sarar gibi yapıyordu. Bu tam olarak hızlan anlamına geliyordu. Düşündükçe içten içe mahcup oldu. 


İnce belli çay bardağına bir çay daha koyup, sokağı izlemeye koyuldu.  “Hayat boyu kendimi yiyip bitirecek değilim ya böyle. Bunun mutlaka bir açıklaması olmalı.” diye düşündü Aysel Hanım.  “Öyle ya bu bir tesadüf olamaz. Kardeşlerimden bazıları, annem ve sonra evlendiğim adam… Ben onları miskin bulurum. Onlar beni aşırı hızlı ve aceleci bulur. Oğlanın zaten hiç çenesi durmuyor. Bir şey soruyorum, alakalı alakasız kırk tane şey anlatıyor.  Ben mi çok şikâyet ediyorum acaba? Çevremdeki insanlar beni bu kadar zorluyorsa, acaba tam tersi de oluyor mudur?” 


Kırk yıldır tanıdığımız insanlar bazen kırk kat yabancımızmış gibi...

Bakış açılarımız, tercihlerimiz, tercih etmediklerimiz, iş yapış yöntemlerimiz, hassas olduğumuz konular... Bu farklılıkların sebebi nedir? Ya bu özelliklerimiz doğuştan geliyorsa? 

İnsan yaratılışa kızabilir mi? Ya da yaratılış özelliklerini değiştirebilir mi? 

Hayır ama insan farklılıkları yönetebilir...

Öğrendikçe, anladıkça, tanıdıkça insanı, kendi yanılgılarını görür ve güçlenir insan...

Kendinizi ve çevrenizi daha iyi anlamak için Kim Kimdir? Seminerine davetlisiniz...

Yorum Gönder

1 Yorumlar

  1. Aysel hanım gibi hızlıydım ben de. Benden yavaş olanlara karşı tahammülsüzdüm. Sonra Dtö sayesinde tahammülsüzlüğüm hem kendime hem diğer insanlara karşı merhamete dönüştü :) iyi ki diyorum…

    YanıtlaSil