Neler Oluyor Hayatta?

Sıcak yaz günleri geçmişti. Rüzgâr artık ılık sonbahar esintileriyle esiyor, yapraklar rengini değiştiriyordu. Doğa tüm ahengiyle dönüşüme uyumlanıyordu. Hiçbir yaprak “Neden rengim değişiyor?” Ya da ağaçlar “Aa yine yapraklarım döküldü, açıkta kaldım.” demiyorlardı. Taşlar bile irili ufaklı halleriyle toprağa yaslanmış yerlerinden memnun halde yaşamlarına devam ediyorlardı.
Ceren işinden ayrıldığından bu yana ilk kez bu parka gelmişti. Her zaman geldiği bu parkın bugün bir başka olduğunu fark etti. Otuzlu yaşlarında iyi iş tecrübeleri olan biriydi. Uzun zamandır iş başvuruları yapıyor, görüşmelere çağırılıyordu. Ancak olumlu bir dönüş alamıyordu.
Gözüne ilk ilişen banka oturdu. Düşünmeye başladı. Bu hayatta şikayet eden sadece insanlar mıydı? Doğayı ve hayvanları izlemeye koyuldu. Yerdeki hareket dikkatini çekti. Karıncalar gözüne çarptı. Ne kadar da çalışkanlardı! Aralarında muhteşem bir iş birliği vardı. Hiçbirinin diğeriyle bir problemi yoktu.  İnsan dışında tüm canlılar doğayla uyum içindeydi. Bu parka çoğu kez gelmesine rağmen bunu ilk kez fark etmişti. Yüzünde bir tebessüm belirdi. O umutla yerinden doğrulup evine doğru yürümeye başladı.
Evine gelip elindeki malzemelerle yemeğini hazırladı. Annesinin “Ocak kaynayan evde bereket olur.” sözünü hatırladı. İçini bir umut sarmıştı yeniden. Bu esnada telefonuna gelen mesaj sesiyle irkildi. Uzun zamandır beklediği iş başvurusu nihayet kabul olmuştu. Üstelik tam mesleğiyle uyumlu bir firmaydı. Üretilen malın müşteri tarafından tercih edilmesi için ürünün son düzenlenme kısmı ondaydı. Bunu en iyi şekilde yapabilmek için de canla başla çalışmaya başladı.
Yine yoğun bir iş temposuna başlamıştı. Ancak bu tempolu çalışmayı çok seviyordu. Bu temponun içinde zamanın nasıl geçtiğinin farkında bile olmuyordu. Arkadaşları ona “ Bu kadar parçalama kendini, ay sonunda nasılsa hepimiz aynı maaşı alıyoruz.” diye söyleniyorlardı. Ceren ise hiç bu söylenenlere takılmadan işini en iyi şekilde yapma gayreti içinde çalışıyordu.
 
Neden insanlar işini iyi yapmaya çalışanların yoluna taş koymaya çalışır?
Neden çalışabilecekleri işleri olduğu halde bundan memnun olmazlar?
Neden şikâyet ederler?
Peki, şikayet ederek gerçek çözümü bulabilir mi insan?
Ceren üzerine düşen görevleri yapmakla kalmazdı. İşi bitince diğer arkadaşlarına da kendi işiymiş gibi destek verirdi. Kısa sürede herkes tarafından sevilen biri olmuştu. Şefi ona ne iş verse onu en iyi şekilde tamamlamaya gayret ederdi. Bu davranışı müdürü Selçuk beyin gözünden kaçmıyordu. Bu yüzden Ceren’e şefliğe vekâlet etmesini teklif etti. Ceren şaşkındı, hiç beklemediği bir teklifti. Bu göreve talip daha kıdemli kişiler vardı. Onca kıdemli kişi arasından bu teklif Ceren’e yapılmıştı. Neden Ceren o göreve seçilmişti?
Selçuk bey uzun zamandır bu firmadaydı. İşin çekirdeğinden yetişmişti. Bu yüzden yapılan tüm işleri başından sonuna kadar detaylı bilirdi. Sakin görünümlü, hemen tepki göstermeyen,  ölçülü biriydi.
 
Peki, Selçuk Bey bu kadar kısa zamanda neden Ceren’i tercih etmişti?
 
Ceren işe başladığından beri sadece işi ile ilgileniyor, hep “İşimi daha iyi nasıl geliştiririm?” sorunun cevabını verebilen bir çalışan olmuştu. Geldiği günden bu yana başlarda zorlansa da hiç pes etmeden çalışmaya devam ediyordu. 
İşe başladığı andan itibaren yeni satış projeleri geliştirmeye başladı. Her arkadaşının becerisine göre görev dağılımlarını düzenledi. Herkes hem kendini geliştirdiği hem de sonunda mutlu olduğu görevi yapıyordu. Arkadaşlarına ekip çalışmasında her bir kişinin emeğinin kıymetli olduğunu hep vurgulardı. “Birlikten kuvvet doğar.” sözü insanların zihinlerine kazınmıştı.  
Bu bakış açısı ile ortaya çıkardığı işler, ekibini geçmişteki performanslardan daha ileriye taşımıştı.
Ceren artık “geçici süre ile verilen görevin sonuna geldim” diye düşünürken izinli şefin istifa haberi geldi. Müdür Selçuk Bey de Ceren’e “Hadi bakalım hayırlı olsun, şeflik bundan sonra senin.” diyerek onu tüm personelin içinde tebrik etti. Ceren bir kez daha çok şaşkındı bir o kadar da mutluydu. 
Ceren’in bu sonuca ulaşmasına hırsı mı yoksa azmi mi sebep olmuştu?
Sahi azimle hırsın farkı neydi?

Yorum Gönder

3 Yorumlar

  1. Hayatta hiçbir emek ziyan olmaz. Güzel bir yazı olmuş :)

    YanıtlaSil
  2. Bunların cevabını bulmak hayal gibi gelse de deneyimsel tasarım öğretisi seminerlerini aldıktan sonra bir bakmışsınız ki hayal gerçek olmuş.

    YanıtlaSil
  3. Kaleminize sağlık, çok içten samimi bir yazı olmuş

    YanıtlaSil