Tüm Yollar O'na Çıkar


İnsan hangi yolu seçerse seçsin, varış noktası herkes için birdir…

Yolun sonu bellidir…

Önemli olan yolun sonunda insanın ne ile karşılaştığı değil midir?

İnsan yolunu kendi seçer,

Ama seçtiği yolun sonunu düşünür mü?

Ya o yolun sonu mutsuzluksa?

Ya “Seçtiğimde yanılmam” der de yanılırsa,

Ya “Ben düşmem” der de düşerse,

Düştüğü yerde onu kaldıran bulamazsa,

Kendini de yolunu da kaybetmiş sayılmaz mı?


İnsan kolayı, güzeli sever,

Yürüdüğü yol düz, engelsiz olsun ister...

Bazı zorlu yollar vardır ki,

Yokuşu çıkarken nefes kesen,

Yürürken can yakan,

Ama insan…

Vardığında tüm bu engellere değecek olanı bilse,

Yürümekten hiç vazgeçer mi?


Rengarenk papatyalı çiçekli yollar,

Şelaleye giden çakıl taşlı yollar,

Dağın zirvesine çıkan yokuşlu yollar,

Hep O’na çıkar…

İnsan; bu yolları hiç sıkıntısız geçeceğini mi zanneder?

Kimi insan düşmesine rağmen kalkıp yoluna devam eder,

Kimi insan ise daha yola çıkmadan baştan pes eder,

Bu iki insanın vardığı yer bir olur mu?


İnsanın bazen o çok istediği kapı kapanır,

Kapının ardından habersiz,

Üzülür durur…


  Nereden bilebilir?

İstediği her kapı açılsa,

Ona verilenden hoşnut olacağını…

Belki çok istemesine rağmen,

Uğruna ömrünü harcamasına rağmen,

O kapı açıldığında “Keşke hiç açılmasaydı?” demeyeceğini…


Kimi zaman yol yokuşludur, sızlanır durur insan…

Eğer yolun sonu O’na çıkıyorsa,

Yorulmanın bir önemi kalır mı?

Yokuşlu yolları çıkmaksa bu yerin bedeli,

İnsan o yolda yorulsa da değmez mi?

Nihayetinde;

Yolun sahibi Yolcudan razı,

Yolcu da O’ndan razı…


Karıncaların kendilerine bir yol çizdiklerini,

Hedefleri uğruna yoldan sapmadıklarını,

Fark edebilse insan,

Kendi hedefinde şüpheye düşer mi?


Suyun, taşı gördüğünde vazgeçmeyip kenarından dolaştığını,

Hedefi için yeni bir yol çizdiğini,

Fark edebilse insan,

Kendi hedefine sıkı sıkı sarılmaz mı?


Yol zor olsa da,

Sarp yokuşlarla dolu olsa da,

İnsanı pes ettiren neydi?

Az çalışması mı?

Yoksa yolun sonunu düşünmekten çalışamaması mı?


İnsan yolun sonunda sonsuz mutluluğun olduğunu bilse,

Pes eder mi?

Ya da diğer yolun sonunun hep hüzün dolu olduğunu bilse,

Yolun sonuna ulaşmak için çabalar mı?


Oysa insan…

Yoldayken etrafındaki güzellikleri görse;

Yıldızlarla süslenmiş göğü,

Hiçbir çatlağı olmayan gökyüzünü,

Sarsılmaz o dağları,

Dinginleştirilmiş denizleri,

Çeşit çeşit verilen hayvanları, bitkileri…

Hiç düşünmez mi?

Bu yoldaki güzelliklerin,

Ya bir sahibi varsa?

Ve tüm yollar O’na çıkıyorsa?


İnsan unutur…

Hedefi için çıktığı yolda oyalanır durur…

Kimi insan yoldaki güzelliklere kapılır gideceği yolu unutur,

Kimi insan yoldaki zorluklara katlanmak istemez hedefini unutur…

İnsan bilse…

Yolun sonunda güzellikler olacağını,

Gerçek mutluluğa ulaşacağını,

Gerçek huzura kavuşacağını…

İnsan, hatırlasa…

Zorlukla beraber kolaylık olduğunu,

Yoldayken sırtındaki yükün hafifletildiğini,

“Tükendim” dediğinde yardımın geldiğini,

Yorulduğunda yolun kolaylaştırıldığını…

İnsan bilse, hatırlasa…

Yükü ağır gelir mi?

Yolu zor gelir mi?

Yürümekten vazgeçer mi?

Hayat bir yolsa,

İnsanlar da yolcuysa,

Yol ayrımlarını kendileri seçiyorsa,

Her şey geçip gittiğinde,

Yol bittiğinde,

Sonunda varacağı yer,

Tüm yolların birleştiği yer değil midir?

Yorum Gönder

4 Yorumlar

  1. Yine çok güzel bir yazı👏🏼👏🏼

    YanıtlaSil
  2. Ayşe Doğan10 Ocak 2023 22:27

    Keşke hatırlasa insan keşke

    YanıtlaSil
  3. Çok faydalı çok güzel 🙏

    YanıtlaSil
  4. Engebesiz, kolay, sorunsuz bir yol olsaydı ne tadı olurdu bu hayatın ne de tuzu. Her mutsuzluk zannettiğimizin arkasından bize gülümseyen mutluluk değil midir? Mutsuz olmadan nasıl mutlu olur ki insan(?)

    YanıtlaSil