TABİATIN ÖĞRENCİSİ NASIL OLURUZ?
Tabiatın Öğrencisi Olmak
Tabiat sabırlıdır, acele etmez, sessizce bekler. Herkesi kucaklar, kimseyi dışlamaz. Koca bir laboratuvar gibidir; içinde sayısız deney, ilham ve ders saklıdır. Bizim yapmamız gereken tek şey, o dersleri görebilmek. Peki, nasıl olur da tabiatın öğrencisi haline geliriz?
İnsan iki şekilde öğrenir: Deneme-yanılma yoluyla ya da deneyim transferiyle. Deneme yanılma çoğu zaman zordur; zaman alır, bazen de acı verir. Oysa deneyim transferi çok daha verimlidir. İşte tabiat bize bu transferi cömertçe sunar. Yeter ki bakmayı bilelim.
Bir düşünün… Her gün geçtiğimiz yollar, sokaklar, caddeler aslında görünmez bir yaşamla dolu. Küçücük bir toprak parçasında bile karıncaların düzenli kolonileri, solucanların toprağı havalandıran hareketleri, salyangozların sessiz yolculukları vardır. Onlar çalışır, üretir, ekosisteme katkıda bulunur. Biz ise çoğu zaman fark etmeyiz. Sanki bir duvar öreriz kendimizle tabiat arasına.
Oysa tabiat sadece bir manzara değildir; sınırsız bir ilham kaynağıdır. Bir mühendis, kuşun gagasından esinlenip dünyanın en hızlı trenini tasarlamıştır. (Evet, Japonya’daki o meşhur hızlı tren böyle doğdu!) Bir tasarımcı, altın böceğinin renklerinden ilhamla koleksiyon hazırlayabilir. Pıtrak bitkisi sayesinde bugün milyonlarca insanın kullandığı cırt cırt ortaya çıkmıştır.
Bütün bu buluşların ortak noktası nedir? Basit: Fark etmek, merak etmek ve soru sormak. İşte bu yüzden, tabiatın öğrencisi olmak isteyen herkese tek bir tavsiye var: Bakın. Görün. İrdeleyin. Ve ilhamı yakalayın. Çünkü tabiat, sadece dışarıda duran bir manzara değil, bize kendimizi de öğreten en büyük öğretmendir.
Gözlemleyin ve Kaydedin
Tabiatın öğrencisi olmanın bir diğer yolu da gözlem yapmaktır. Bunun için yürüyüşlerinizde yanınıza küçük bir defter almayı unutmayın. Karşınıza çıkan kuru bir yaprağı, uçan tohumları ya da ilgini çeken başka doğal parçaları defterinize yapıştırabilirsiniz. Ama dikkat: Materyallerin tamamen kurumuş olmasına özen gösterin; aksi halde küf mantarlarıyla tanışmanız işten bile değil.
Yapıştırdığınız parçaların ayrıntılarına dikkatlice bakın. Sonra kendi elinizle çizmeyi deneyin. Güzel olmasına hiç gerek yok; önemli olan sizin gözünüzden o yaprağın ya da tohumun şekle bürünmesidir. Çizdikçe, örneğin yaprakların damar yapılarının aslında birbirinden ne kadar farklı olduğunu fark edeceksiniz.
Ayrıca gözlemlerinizi tarihle birlikte not edin: Nerede olduğunuzu, hava durumunu, belki duyduğunuz bir kuş sesini… Zamanla defteriniz, sadece çizimlerden değil, sizin tabiatla kurduğunuz ilişkinin izlerinden oluşan özel bir kaynağa dönüşecek.
Unutmayın: Gözlemledikçe görür, kaydettikçe öğrenirsiniz.
Orman banyosu yapın
Japonya’da “Shinrin Yoku” adıyla bilinen bir yaşam felsefesi vardır: Orman banyosu.
Bu, ormanın içinde bulunmak, bütün duyularımızla ormanı algılamak ve onunla temas kurmaktır. Evinize yakın bir parkta, koruda ya da ormanda bunu deneyebilirsiniz.
Bir dakikanızı ayırın, gözlerinizi kapatın. Eğer alan uygunsa yere uzanın ya da bir ağaca yaslanın. Ellerinizi toprağa değdirin. Dinleyin. Kaç farklı ses duyuyorsunuz? Bu sesler ne olabilir? Kuş mu, rüzgâr mı, yoksa yaprakların birbirine çarpması mı? Derin bir nefes alın. Yakında kokulu bir bitki var mı? Toprağın, yaprakların ya da çiçeklerin kokusunu fark edin.
Sonra gözlerinizi açın. O ilk bakışta gördüğünüz renkler, az önce gördüklerinizden çok daha farklı gelecek. Belki üzerinizden bir kuş geçti. Kumru muydu? Nereye gidiyordu acaba? Ve kendinize sorun: Ne hissettiniz? Korku mu, huzur mu, merak mı? Bunu düzenli olarak yaptığınızda, sadece doğayı değil, kendinizi de daha iyi tanıyacaksınız.
Rutinler Oluşturun
Doğayla ilişkinizi güçlendirmenin en etkili yollarından biri, küçük rutinler oluşturmaktır. Yürüyüşlerinizde belirlediğiniz bir ağaca her defasında sarılın ya da yanından geçerken ona selam verin: “Günaydın Manolya Ağacı!”
Geçtiğiniz taşlı bir yolda taşların sesini dinleyin ve onlara şarkılar uydurun:
“Zıpla zıpla zıpla… Taşların sesi harika!”
Rutinlerinizin içinde orman banyosu (Shinrin Yoku) da mutlaka olsun. Bir ağaca yaslanın, ellerinizi toprağa değdirin, derin bir nefes alın. Yakınlarda kokulu bir bitki varsa her seferinde ona dokunun ve koklayın. Çünkü kokulu bitkiler sanki şöyle der gibidir: “Beni sev, kokumu al.” Onlara dokunmadıkça kokularını açığa çıkarmazlar.
Her mevsim düzenli olarak rutinlerinizi uygulayın. Doğadaki bu küçük alışkanlıklar, doğadaki işleyişin, döngünün farkına varmanızı sağlayacaktır.
Doğa masajı yaptırın
Doğa, sadece görsel olarak değil, dokunuşuyla da bize iyi gelir. Çevrenizde, dokunduğunuzda sizi gıdıklayan ya da yumuşak dokusuyla rahatlatan bitkiler mutlaka vardır. Örneğin köknar ağacının yaprakları hafifçe bastığınızda güzel bir masaj etkisi yapar. Çimenler, yonca çiçekleri de aynı şekilde… Hepsi aslında harika birer doğal masaj aracıdır.
Bir dahaki yürüyüşünüzde onlara dokunun, hissedin. Hatta içinizden teşekkür edin:
“Masaj için teşekkür ederim.” Bu küçük deneyim, doğayla bağınızı kuvvetlendirecek; aynı zamanda eğlenceli bir duygu çalışması olacaktır. Üstelik sadece ruhunuza değil, duyularınıza da fayda sağlar: Görsel, işitsel ve dokunsal algınızı güçlendirir.
Canlılara İsmiyle Hitap Edin
Ağaç, kuş, böcek demek yeterli değil! Çınar ağacı, kızılgerdan kuşu, biberiye böceği… Etrafınızdaki canlıların kimliklerini öğrenin. Bunun için çeşitli uygulamalardan veya kaynak kitaplardan faydalanabilirsiniz. Kendinize en uygun yöntemi bulun; gördüğünüz canlıları fotoğraflayın, isimlerini öğrenin ve onlara isimleriyle hitap edin.
Zihin tanımlamalarla çalışır. Tanıdığınız canlıları isimleri, faydaları ve onlara özgü ilginç özellikleriyle birlikte bilirseniz, onlara verdiğiniz tepkiler de değişir. Gittiğiniz yerde ismini bildiğiniz bir ağacı gördüğünüzde, sanki tanıdığınız birini görmüş gibi sevinirsiniz. Gittiğimiz yerde ismini bildiğimiz bir ağacı gördüğümüzde tanıdığımız birini görmüş gibi seviniriz.
Tabiatın öğrencisi olma yolunda atabileceğiniz adımlar bunlardı. Tabiat her an bize deneyimlerini sunmakta; yeter ki biz fark edip, gözlemleyip ve kaydedelim.
Tabiattan deneyim transfer etmek dileğiyle…
===
Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerle yarını şekillendiren bir gerçeklik ilmidir. Bireylerin problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.
“Kim Kimdir”, “İlişkide Ustalık”, “Başarı Psikolojisi” programlarıyla mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara stratejiler sunar.
===
“Milyarlarca insan içinde, “bir” kişinin ne önemi olabilir ki?
Bunun cevabını o “bir” kişiye sorun!”
Yahya Hamurcu
7 Yorumlar
Hayatın içerisinde kullanacağımız stratejiler verilmiş. Kaleminize yüreğinize sağlık
YanıtlaSilAslında okuyabilene tek bir damla bile bir kainatı anlatır…
YanıtlaSilİrdeleyerek deneyimselleştirme 🌿🌿
YanıtlaSilHer satırında yolculuk yapıyormuşum gibi hissettim. Çok güzel bir fikir olmuş, her canlıya ismiyle hitap etmek ;) canım kantaron çiçeğim
YanıtlaSilNe güzel bir yazı olmuş. Emeğinize sağlık. İçinde bulunup farkemedemediğimiz yabancılaştığımız; ama aslında özümüz olan tabiat… İnşallah iyi bir öğrenci oluruz💚🌷
YanıtlaSilBakış açımızı değiştiren ve anlamlandıran çok güzel bir yazı olmuş elinize emeğinize sağlık 🌿
YanıtlaSilEmeğine sağlık çok güzel bir yazı olmuş bilinçli olmak lazım ağacın toprağın çiçeklerin böceklerin halinden anlamak onlarla yaşamak tanımak çok güzel
YanıtlaSil