DENE-ME YANIL-MA


 DENEME- YANILMA

İnsan bazen mutlu ve başarılı olmak için yanlış yerlerde yanlış kazançlar arar. Yanlış davranışlarla ve yanlış hamlelerle olumlu sonuçlar bekler. Eğer varmak istediği yer ya da gideceği yola dair bir bilgisi yoksa, bir bilinmezin içinden doğaçlama yapar ve sanki daha iyisiymiş gibi gelene yönelir. Dener, yanılır, bulur, öğrenir. Her seferinde deneyerek ortaya çıkacak başarılı ve başarısız sonuçları bizzat gözlemleyerek sonuca ulaşmayı tercih eder. Oysa hayattaki en pahalı, en zaman kaybettirici ve en kârı düşük öğrenme yöntemi deneme-yanılma (trial-error method) yöntemidir.

 

Bu sebeple Deneyimsel Tasarım Öğretisi ulaşılması istenen bir amaç ve hedef doğrultusunda deneyimselleştirilmiş öngörüleri insanlara sunarak, bu hayattaki nihai amacına deneme yanılma yapmadan, en kısa yoldan ve en etkili biçimde ulaşma fırsatı sunar.

 

DENEYİM TRANSFERİ

Deneyim transferi neden önemlidir? Ticaret yaparak para kazanmak isteyen birinin bir kaç işyeri açarak, para kaybederek, nasıl para kazanılırı öğrenmesi gerekmez. Ticarette başarılı ve başarısız olanların yaptıkları üzerinden, çıkarımda bulunabilir. Böylece, neleri yanlış neleri doğru yaptıklarına bakarak başarıya gidebilir.

 

Deneyim tranferi yapmak yerine, deneme yanılma yolunu seçenler ne kaybeder? Öncelikle, sınırlı bir süremizin olduğu bu dünyada, deneme yanılma yolunu tercih edenler, geriye gelmeyecek olan zamanı kaybeder. 

Çocuğu ergenliğe gelmiş ebeveyn, “Şimdiki aklımız olsaydı, çocuğumuza daha çok sorumluluk verirdik.” diyebilir ama geriye dönmek imkansız.

Sağlığımızla ilgili problem yaşadığımızda, farklı farklı tedavi yolları deneyebiliyoruz ve doğru tedavi yöntemini bulmakta bazılarımız gecikebiliyor.

“Bi de biz deneyelim ticaret yapmayı” denebiliyor ve birilerinden deneyim transferi yapmadan, ticarete atılabiliyor ve sermaye olarak koyduğu parayı kaybedebiliyor insan. Kaybedilen paranın birikmesi seneler alıyor ama kaybetmesi bir seneden daha az bir sürede olabiliyor.

Evlenmek istediği kişinin, alkol bağımlılığı olmasına rağmen “Evlendikten sonra bırakır nasıl olsa, ben bıraktırmayı denerim, eğer o kendi başına yapmasa bile…” düşüncesiyle evleniyor ve bir kaç sene sonrasında da boşanabiliyor yanlışını fark edince.

 

Deneye yanıla isteklerine ulaşmaya çalışıyor insan ama “Durup düşünmüyor, nerede yanlış yaptım” veya “Bunu daha önce yapan biri olabilir mi?” diye. Böylece, yaşadıklarından veya başkalarının hayatlarından ders çıkartamadığı için de zamanla düşünemez oluyor. Düşünme potansiyeli azalıyor. Oysa insanı insan yapan düşünebilmesidir. Deneyip deneyip sürekli hata tekrarına düştüğü için kendine güvenini kaybediyor, ümitsizliğe kapılıyor ve vazgeçişleri artıyor.

 

Deneme yanılma yöntemini kullanan insan en fazla kendi ömrü kadar bir algılamaya sahip olur.  Deneyim transferi yapan ise, bir ömre birden fazla ömür sığdırabilir. Algısı artar ve düşünebilme potansiyeli gelişir. Deneyim transferi yapabilenin elde ettiği kazanımlar ise sayısızdır.

 

Deneyim transferi yapabilen insan, hedefine daha az hata yaparak ulaşır. Başkalarının hayatına kendine ders çıkartmak için bakabilenler, hedeflerine giden yolda daha donanımlı olacaklarından çıkabilecek engelleri daha çabuk aşabilirler.

 

Hayat bir seçim olduğundan doğru ve yanlış seçenekleri daha net görebilir, deneyim transferi yapabilenler. Kısıtlı olan zamanı, daha iyi kullanırlar, maddi kayıpları azalır, ilişkilerinde daha mutlu olurlar. “Bi deneyelim bakalım, ya tutarsa” demeyeceği için de deneyim transferi yapan insan, zarara uğramaz, doğruları yanlışlarından daha çok olur. Hesabı sorulacak olan parasını, vaktini, sağlığını, gençliğini kısacası tüm imkanlarını daha doğru şekilde kullanır.

 

İyi bir çocuk yetiştirmek isteyen ebeveyn, kendi anne babasının yaptıklarından, etrafındaki ebeveynlerin tavsiyelerinden yola çıkarak, daha önce tecrübe etmediği çocuk yetiştirmekle ilgili yöntemler öğrenebilir.

 

Hayatında önemli kararlar alırken insanlar, isteklerini kontrol edemediğinden çoğu zaman yanlış kararlar verir. Sadece çok istediği için o kişiyle evlenir. Evlenmeden önce, kimseye “Evlilik nedir, ne yapmalıyım ne yapmamalıyım mutlu bir evlilik için?” diye sormak aklına gelmez. Evlenme isteği çok olduğundan yanlışları göremez, evlenir ve bir süre sonra da boşanır.

 

Birilerine akıl danışmak, deneyim transferi yapabilmek, başkalarının hayatından ders çıkartabilmek için insanın egosunu yönetebilmesi gerekir. İsteklerinin zıddına hareket edebilme cesaretini gösteren kişi deneyim çıkarabilen kişi olur. Biri çok istediği için tüm parasını kullanarak o işe girer. Oysa atılacağı sektörü de, ticareti de bilmiyordur. O sektörün kârlı olduğunu duymuştur sadece ve para kazanma hırsı da olduğundan ticaretle ilgili kimselere danışmak aklına gelmemiştir. Oysa herşeyin yasası olduğu gibi, ticaretin de yasaları vardır. Bu yasaları bilen ve uygulayabilen başarılı olabilir ancak. Meslek seçiminde de deneyim transferi yapabilenler, seçtikleri mesleklerde mutlu ve başarılı olurlar.

 

Deneyim transferi yapabilen insan, çözüm bulabilme marifetini geliştirir, hayatını kolaylaştırır, yaşam kalitesini artırır.  Dolayısıyla biz insanların deneyimlerine ulaşıp o sürece göre hareket edersek boşa vakit kaybetmeyip daha emin adımlarla başarıya ulaşmış oluruz.

 

Bir işi başarabilmekten daha iyisi onu tekrar nasıl başarabilineceğini bilmektir. Bir seferlik başarı sağlamaktan daha önemli olan başarının sürekliliğidir. Bir ürün üzerinden yüksek kârla para kazanmak değil, birden fazla üründen kârlı bir şekilde sürekli para kazanabilmek bizi ticarette başarılı kılar. Çocuğumuzu oyuncak alarak bir seferliğine mutlu etmek değil, sürekli mutlu olabilen çocuk yetiştirebilmek daha kıymetlidir. Dönem dönem diyet yaparak zayıflamak değil, sağlıklı beslenmeyi hayat stili olarak oturtabilmek önemlidir.

 

Hayata baktığımızsa en üst deneyim transferi ise doğadan yapılandır. Çünkü doğada hata göremiyoruz. Hayvandan, bitkiden, anatomiden stratejiler çıkartılabilinir. Hedef üzerine kurulu bir düzende deneyim çıkarabileceğimiz bir çok örneği belgesellerde izleriz. Dişi aslan nehirden geçerken yavrusuna geçmesine yardım etmeyip bekliyor. Kendisinin geçmesini bekleyerek hayatında sadece destek rolü oynuyor. Oysa biz anne babaların çokça yaptığı hata, çocuklarımızı tüm zorluklardan mümkünse ellerini hiç bırakmayarak biz geçirelim istiyoruz. Bir at doğum yaptıktan sonra burnuyla yavrusunu itip ayağa kendisinin kalkması için uğraşır. Tay kalkarken düşüyor anne tekrar itiyor. Çünkü o yavrunun hayatta kalabilmesi için kaslarını güçlendirmesi lazım. Yabani hayvanlar yavrularına avlamayı öğretiyor. Tek başına hayatını devam ettirmesi için ayakta kalabilmesi için onu teşvik ediyor. O zaman bir çocuğu büyütmekle yetiştirmek başka şeyler.

Yorum Gönder

1 Yorumlar

  1. Bizler bazı şeyler için çok kıymetli şeylerden vazgeçiyormuşuz deneyerek… güzel bir yazı kaleminize sağlık

    YanıtlaSil