Hadi Selfi Çekmeye

Hatice oldukça keyifliydi mutfakta yemek yaparken… 

Oğlu dün ne tatlı söylemişti; “Hatice Sultan, ne zamandır elinden şöyle güzel bir mantı yemedik” demişti.

Yanağına kondurduğu öpücüğü de düşününce, yüzünde bir gülümseme belirdi. Bir taraftan, radyoda çalan müziğin ritmi de onu motive ediyordu.

Ta ki telefon çalana kadar.

Hemen elini kâğıt havlu ile sildi ve telefona baktı. Arayan Sibel’di.

  • “Nerelerdesin sen yahu, sesin soluğun çıkmıyor?”
  • “Buradayım, şükür iyiyim. Sen nasılsın? Daha geçen hafta görüştük ya.” dedi gülümseyerek
  • “Anacım ne yazdıklarımı beğeniyorsun ne bir paylaşım yapıyorsun. Endişelendim senin için.”
  • “Anlamadım” dedi Hatice. “Ne paylaşımı?”
  • “Alemsin Ayol. Tabi ki sosyal medyadan bahsediyorum. Gördün mü? Fatma yine nerelere gitmiş. Valla yemiş, içmiş, gezmiş. Fotoğraflarını paylaşmış. Kıskanmadım desem yalan olur. Ama imkanlar belli anacım. Ancak, onun fotoğraflarına bakabiliyoruz. Ayşe de eşiyle barışmış sanırım. Beraber fotoğraflarını koymuşlar. O değil de Aysun’un kızının paylaştıklarına ne demeli bilmem”

Hatice baktı bu telefon konuşması oldukça uzayacak. 

  • “Sibelciğim, akşama çocuklar yemeğe gelecek elimde işler var. Sonra konuşalım mı?”
  • “Ay tamam tamam ama ara bak. Konuşacak çok şey birikti ayol!” dedi.
  • “Hadi bakalım, sonra görüşürüz.” dedi Hatice. Ama oldukça üzüldü, duyduklarına.

“Arkadaşlıklar ne hale geldi. Birbirinden haber almanın şekli de değişti. Nasılsın diye sormanın yerini; sosyal medyada paylaşımlara bakmak aldı. Aile mahremiyeti diye bir şey kalmadı. Bu kadar kıymetli olan değerlerimiz, gözler önüne serilir hale geldi. İnsanlar ne çok, herkes beni görsün, beni beğensin derdine düştü. “Dedi kendi kendine…

Neden böyle şeyler dert edinilirdi ki?

İnsanın dünyaya geliş sebebi bunlar olabilir miydi?

Birilerinin onu beğenmesinden, alkışlamasından ne kazanabilirdi?

Tatiller, yemekler, mutlu aile tabloları…

Gerçekten herkes, sosyal medyadaki gibi mutlu muydu ki?

Zorla gülümsemeler, şirinlikler…

Alışverişler, içilen kahvelerin selfileri…

Peki ya gerçekler? 

İnsanlar gerçeği kendilerine bile söyleyemiyorlardı ki?

Sosyal medyada en çok paylaşım yapan arkadaşlarını düşündü. Çoğunu yakından tanıyordu. Evlerindeki, ailelerindeki problemleri biliyordu. 

Ekonomik durumu sıkıntılı olmasına rağmen gidilen tatilleri,

Gezmeleri, alınan kıyafetleri, alışverişleri,

En çok da paylaşılan yeme içmeleri düşündü, içi sızladı. “Hangi ara bu duruma geldi insanlık?” Dedi.

Tüm bunları düşünürken, yemekte hazır olmuştu. 

Masayı özenle hazırladı. Neredeyse gelmek üzereydi eşi ve çocukları. 

Çok geçmeden kapı çaldı. Neşe ile karşıladı ailesini. Tek tek öptü hepsini. Şükürler olsun bir aradayız dedi.

-Hadi bakalım, ellerinizi yıkayın, sonra hemen sofraya. Soğutmayın mantıları dedi gülümseyerek.

Hadi Selfi yapalım.

Ailece bir arada olmak, Hatice için çok önemliydi. Titizlikle hazırlamıştı her detayı. Sofra adeta renk cümbüşü idi. 

Ellerini yıkayıp sofraya gelen;

-“Oooo Hatice Hanım döktürmüşsün yine” deyip oturuyordu.

Tam tabaklara servis yapacakken, oğlu cep telefonunu çıkardı. 

- “Hadi bakalım, gülümseyin” dedi. 

Hatice hemen atıldı. “Oğlum, aman, sağda solda paylaşma olur mu?” dedi.

Oğlu; “Anacım, şu güzellik paylaşılmaz mı?” dedi

- “Aman oğlum, yiyen var, yiyemeyen var. Hem bu bizim aile toplantımız kime ne? Ailelerin sırları olmalı. Mahremi olmalı. Gizli olan güzeldir. Bak sonra nazar değdi diyoruz. İnsan kendi eliyle yapar bunları. Çek fotoğrafı, ama albümümüzde kalsın. Anımız olsun. Ama anımız herkesin gözünün önünde olmasın.”

Babaları Mahmut Bey söze girdi;

-Annen doğru söylüyor oğlum. Bugün işyerinde de buna benzer şeyler konuşuldu. Her şey ortalığa döküldü. Eskiden dört duvar arasında bir mahrem vardı. Rahmetli deden, manavdan alışveriş yapardı. Alınanlar dışarıdan görünmesin diye kese kağıdına konurdu. “Alabilen var, alamayan var” derdi. 

Fakir komşunun ihtiyacı bilinir, destek olunurdu. Bugün bakıyoruz insanlar; eşini, çocuğunu, giydiğini gezdiğini her şeyini ulu orta paylaşır oldu.

Hâlbuki gizli olan kıymetli değil midir? 

İnsanoğlu değer verdiği şeyi saklamaz mı?

“Annen haklı, aile albümümüzde kalsın. Bizi birileri değil; biz birbirimizi sevelim, sayalım, sahip çıkalım.” Hadi bakalım çek fotoğrafımızı…”

Fotoğraf, aile albümüne konulmak üzere çekildi ve yemek neşe içinde kaldığı yerden devam etti…


Sahi, insanlar en son ne zaman sadece kendileri için, hatıra albümüne konulmak üzere fotoğraf çekmişlerdi? 

Yorum Gönder

1 Yorumlar

  1. Ne güzeldi eski aile yemekleri, insanlar gerçekten birbirleri için bir araya gelip halleşirdi. Ne tatlı bir anlatım olmuş . Teşekkürler

    YanıtlaSil