GERÇEK VE SAHTE
Aslında çoğu insan gerçeğin ne olduğunu bile tanımlamakta zorlanır. Bu yüzden de gerçekle sahteyi birbirine karıştırır. Problemlerinin çözümünün de iki yönlü olduğunun farkında bile değildir. Oysa iki çeşit çözüm vardır: ‘Gerçek çözüm’ ve ‘Sahte çözüm’. Sahte çözümler, insanın egosuna daha uygun olsa da gerçek problemleri büyütür. Gerçek çözüm, çoğu zaman egomuza ters düşse de, gerçek problemi çözmemizi ve tekrar aynı problemle karşılaşmamamızı sağlar.
Bir insan dizi ağrıdığı için doktora gittiğinde eğer doktor sadece diz ağrısına odaklanırsa gerçek problemi bulamaz. Diz ağrısının altında yatan gerçek sebebi anlamadan ağrı kesici verip gönderirse, bu anlık ve sahte bir çözüm olur. Ve o sırada altta yatan gerçek hastalığı ilerler, tedavisi zorlaşır. Oysaki diz ağrısının sebebini araştırmış olsa ve ona yönelik bir tedavi yapsa daha kalıcı bir çözüme ulaşmış olur. Fazla kilolarından dolayı veya romatizmal bir hastalıktan dolayı olduğunu anlamış olsa bunlara yönelik çözümler üretir. Böylece hastalığı uzun vadede gerçekten ortadan kaldırmış olur.
İlişkilerimizde de benzer durum söz konusudur. Eşinin ilgisizliğinden şikayet eden bir kadın gerçek problemin bu olduğunu düşünür. Bu yüzden eşinin arkadaşlarıyla konuşarak onu ikna etmesini ister. Onlar uyarırsa eşinin kendisine tekrar eskisi gibi ilgi göstereceğini düşünür. İlk birkaç gün işe yarar gibi gözükür. Ama bir süre sonra eskisinden daha da az ilgilenmeye başlar. Hatta eve uğramaz olur. Neden böyle olur? Çünkü gerçek problemle değil sahte problemle uğraştığı için bulduğu çözüm de sahtedir. Eşinin ilgisizliği sahte problemdir.
GERÇEK PROBLEM & SAHTE PROBLEM
‘Dış dünyadaki problem sahte problemdir’ der Deneyimsel Tasarım Öğretisi. Problem dış dünyada olduğu için çözümü de dış dünyada arar. Başka insanların müdahalesiyle problemi çözeceğini zanneder. Ama her seferinde problem daha fazla büyür. Gerçek problem ise insanın kendisiyle ilgilidir. Aslında gerçek problem burnumuzun dibindedir. Hemen yanı başımızda ama biz problemi dışarıda aramayı tercih ederiz. Neden? Çünkü insanoğluna hatayı kendinde aramak zor geliyor. Canı acısın istemiyor, başkalarını suçlayarak rahatlamak istiyor. Hatayı kendinde bulmanın getirdiği acılarla yaşamak istemiyor. Bu da o insanı her seferinde gerçeklerden ve gerçek çözümlerden daha çok uzaklaştırıyor. Problem sahte olunca bulunan çözümler de sahte olduğu için kişi aynı problemle yıllar boyu yaşayabiliyor.
Bir insan yıllardır hep aynı şeyden şikayet ediyorsa, aynı konuda problemleri artarak devam ediyorsa o konuda gerçek problemi henüz bulamamış demektir. Oysaki gerçek problemi bulmuş olsa hemen yanında gerçek çözümü de bulabilir ve çok kısa bir zamanda problemin çözüldüğüne şahit oluruz. İlk başta hatasını kabul edince canı acır insanın ama sonra problemini tamamen çözebilmenin getirdiği rahatlığı yaşar.
‘Problemin çözümü zıddında gizlidir’ der Deneyimsel Tasarım Öğretisi. Problemi gerçekten çözmek istiyorsak uzaklara değil, en yakınımıza bakmamız gerekir. En az bakmak istediğimiz yere -kendimize- bakmamız gerekir. Bunu yapabilsek, çözülmez denen pek çok problem çözülmeye başlar.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi de gerçek ve sahtenin ne olduğunu anlatır. İnsanın gerçek ve sahte problemlerini ayırt edebilmesi için gerçek ve sahtenin ne olduğunu bilmeye ihtiyacı vardır. Gerçeği bilen kişi, sahteyi de bilir ve kendi iradesiyle, ikisi arasında bir seçim yapar. Hayat seçimlerden ibarettir ve her seçimde insanın önüne gerçek ve sahte iki seçenek konulur. Gerçeği seçenler her zaman daha mutlu, huzurlu, başarılı olurlar. Sahteyi seçenler ise, kısa vadede kazanırlar ama toplamda zarara uğrarlar. Deneyimsel Tasarım Öğretisi de, doğru seçimlerin nasıl yapılabileceğiyle ilgili yöntemler paylaşır.
1 Yorumlar
Bu zamana kadar hatayı hep dışarıda arayanlardan olmuşum. Halbuki çözüm yanı başımdaymış, bende… Deneyimsel tasarım öğretisiyle tanıştığım için çok şanslıyım
YanıtlaSil