Bu Yolun Yolcusu Kim?

Hayat; aslında yollardan ibaret bir yolculuk değil mi?
Peki ya insan?
Hangi yolda yürümek istediğini seçen bir yolcu değil mi?
Eğer bir yol varsa bu hayatta, bu yolun da bir yolcusu var demektir…
İnsanoğlunun hayat yolculuğundaki öyküsü yaratıldığı anla başlar.
Hayat her insana çeşit çeşit yollar sunar. İnsan hangi yolu seçerse o yolun yolcusu olur.
Çünkü her yol içinde bir seçim barındırır. Ve insan seçimlerinin sonuçlarını yaşar.
Seçilen her yolun bir başı bir de sonu vardır…
Öyle yollar vardır ki;
Kimi yol yokuş,
   Kimi yol düzlük…
Ama her yol aynı değildir, sonuçların aynı olmadığı gibi...
İnsanın hayat diye nitelendirdiği şey, yolda olma halidir. 
Bazen yağmurlu, sisli, fırtınalı bir hava eşlik eder kendisine.
Bazen de çamurlu bir bataklık, dik yokuşlar eşlik eder. 
Yorulsa da, düşse de yine de ayağa kalkıp yürümeye devam ettiğinde, 
pes etmediğinde o düzlüğe, o pırıl pırıl güneşli havaya kavuşur.
Peki insan seçim hakkını hangi yoldan yana yapar?
Her yolun bir haritası vardır...
Bu yolu seçerken bize verilen yol haritasına ne kadar bakıp o haritayı takip edebildik?
Arada kaçırdığımız ara yollar olsa da ana yolumuzu doğru seçebildik mi?
Vardığımız yer, varmak için daha en başta çıktığımız yolun sonu değil miydi?
Her yolun bitişi yeni bir yolun başlangıcıydı…
Her başlangıç bir önceki yolun devamı olduğu gibi…
Her yolu yürüyen doğru sonuca varamadı. 
Yolu ancak doğru yürüyenler o sonuca vardı…
Kimi yolun sonucundan memnun, kimi ise pişman…