Kazanmak Uğruna

İnsan neyi kaybeder ve neyi kazanır bu hayatta?
Kazanmak uğruna nelerden vazgeçer?
Kaybettiğini düşünürken kazançlarının neden farkında olamaz?
Her kazanılan bir kazanç mıdır ya da her kaybediş bir kayıp mıdır?
Bazen kaybettiğini zannettiğinde kazanır; bazen kazandığını zannettiğinde kaybeder insan…
Nihayetinde de yanılır…

Her insan gibi Selim de kazananlardan olmak istiyordu. Hem de hayatının her alanında.
Üniversiteyi bitirdiğinde tüm iş kapılarının kendisine açılacağını zannediyordu. Aynı zamanda iyi bir evliliği de olsun istiyordu.
Selim, birçok iş görüşmesine gitti.  Gittiği her görüşmeden deneyimsiz olduğu için olumsuz geri dönüş alıyordu. Ertesi gün yine bir görüşmesi vardı fakat kafasını dağıtmak için, önceki akşam arkadaşları ile buluşmaya gitti. Düşünmesi gereken birçok şey varken, her şeyden uzaklaşmak istedi. Bunun kendisine iyi geleceğini düşündü.
Selim, saatler sonra sabahki yapacağı iş görüşmesini hatırladı ve masadan kalkmak için hamle yaptı.
Ta ki Selim’in arkadaşlarından birine selam vermek için masaya yaklaşan güzelliği görene kadar… Mekânın içerisindeki loş ışığa rağmen kızın incecik belini, kumral uzun saçlarını, bal rengi gözlerini fark etti.
Aslı’yla karşılaştığında aradığı mutluluğu bulmuştu. Her şey o kadar hızlı ve güzeldi ki…
Hayatının geri kalanının da böyle geçmesi için her şeyi yapabilirdi Selim. Her görüşmelerinin akşamında Aslı’dan ayrılmak istemiyordu. Her anını birlikte geçirmek istiyordu. Bu yüzden ona evlenme teklifi etmeye karar verdi. 
Çünkü Aslı, gerçekten evlenmek istediği kişiydi.
Duyguların, düşüncelerin, kararların hızlı olduğu gibi ailelerin de tanışması çok hızlı oldu.
Ancak bir zorluk vardı, Aslı’nın ailesi…
Aslı’nın her şeyin en iyisine sahip olmasını istiyorlardı. Sundukları imkânların, evlendikten sonra da sürmesini istiyorlardı.
Selim ise maaşlı bir çalışan olarak bu imkânları Aslı’ya sunamazdı.
Evlilik hazırlıkları için de paraya ihtiyaç vardı. Selim tüm bu istekleri karşılayabilecek kazanca henüz sahip değildi. Bu sebeple bir yerlerden borç bularak kendi ofisini açmıştı.
Selim daha çok kazanarak, Aslı’yı daha fazla mutlu edeceğine o kadar çok inanıyordu ki…
Çünkü böyle olursa evlilikleri kusursuz olacaktı ve Aslı onu daha çok sevecekti.
Bu yüzden de daha azına razı olmayı hiç düşünmemişti Selim…
Hele Aslı’yı kaybetme gibi bir ihtimali hiç düşünemiyordu. 
Söz, nişan, düğün hazırlıkları derken, borçlar üst üste dağ gibi olmuştu. Artık Selim’in kontrolünden çıkmıştı. O, bu durumu önemsemiyordu bile. “Olsun, nasılsa öderim” diyordu. “Yeter ki Aslı’m mutlu olsun” derdindeydi. Ailesi ve arkadaşları her şeyin çok hızlı gitmesinden endişe duyuyordu. Selim’i defalarca uyarmalarına rağmen Selim  “Demek ki hiç biriniz benim kadar sevmediniz. Sevseydiniz böyle konuşabilir miydiniz?  Sevdiğini kazanmak böyle bir yolculuğa çıkmayı gerektirir.” diyordu.
Evet, bu bir yolculuktu. Yokuş aşağı giden bir yolculuk…
Sadece bazı anların kazanıldığı ve birçok zamanların kaybedildiği bir yolculuk... 
Oysa insan daha en baştan neyi kazanıp neyi kazanamayacağını seçebilendi.
Oysa insan hiç düşünmez mi?
Ne yaparken, hayatta ne ile karşılaştığını…
İnsan hiç bilmez mi? Bazı soruların insana bir kez sorulduğunu…
Nihayet düğün günü gelmişti. Çok mutluydu çünkü sonunda Aslı’yı kazanmıştı. Gerisinin çok da bir önemi yoktu.
Ta ki; ofisine arka arkaya gelen icra kâğıtlarına kadar…
Her şeyin hızla aktığı gibi, ödemesi gereken borçların zamanı da hızlıca gelmişti.
Selim’in, üretebilecek bir çözümü yoktu. Üstelik bu sorunlarla uğraşırken, Aslı’yı da yanında bulamıyordu. Selim “Zor zamanlar geçiriyorum Aslı. Bu zor zamanlarımda, senden tek istediğim yanımda olman, beni anlaman.” diyordu.
Aslı ise; ” Hiç bir şey anlamak istemiyorum Selim. Tüm bunlar senin problemin. Borçlanırken bana sormadın ki? Benim çözmemi beklemen bana haksızlık değil mi?”
Selim şaşkındı. Bugüne kadar hiç düşünmediği şeyleri düşünmeye başlamıştı:
Sevdiği kızı kazanmak için yaptıklarını…
İyi bir işi olsun diye kaybettiklerini…
Mutlu olmak için yaşadığı mutsuzluğu…
Feda ettiklerini…
Seçeneklerine rağmen, seçeneksiz kalışını,
Kazandığını zannettiklerine karşılık kaybettiklerini…
Peki insan neden kaybeder ve neyi kazanmalıdır bu hayatta?

Yorum Gönder

1 Yorumlar

  1. Her seçim bir vazgeçiş denmişti önceki yazıların birinde. Bu yazı da güzel bir örnek olmuş. Neyden vazgeçtiğimiz, anlık mutluluk için neleri feda ettiğimizi düşündüren çok güzel bir yazı.. Ellerinize sağlık 👏🏼👏🏼

    YanıtlaSil